"Mümtaz hayatının her meselesini onunla münakaşa
etmekten hoşlanırdı. Bununla beraber aynı latif ürkeklik, genç kadının
mayalarından biri olan o ölçü hissi buraya da giriyordu. Hiçbir meselede Nuran,
Mümtaz'ın hayatını tasarrufa kalkmamıştı. Sevginin insan hürriyetine bir
tecavüz olmamasını istiyordu. Mümtaz, ömrünü ve hayatını ona hediye ettikçe, o
tıpkı eski ve cömert abbasi halifeleri gibi hepsini birden kabul ediyor, sonra
yine ona iade ediyordu. 'Benimdir, fakat sende kalsın...' Halbuki bu latif
istiğnanın sahibi hiç bahsetmeden sözünü bile açmadan bütün ömrünü, günleri
gibi Mümtaz'a vermişti. Fakat Mümtaz, bu cömertliğin yanı başında, hiçbir
kuvvetin, hatta aşkın bile zorlayamayacağı bir iç kalenin, bir istiklal
fikrinin hiç olmazsa kendisine sadık kalma, kendi kendisini yalancı çıkartmama
arzusunun bulunduğunu seziyordu."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder