29 Aralık 2013 Pazar

Peyami SAFA

Gerçek münevverin davası ne dine, ne de sadece hudutları ve mahiyeti tayin edilmek lâzım gelen inkılâplara karşıdır. Gerçek münevverin davası yobaza, yobazın her çeşidine karşı, bilgi ve düşünce kıtlığını kinin ve ihtirasın iştial maddeleriyle doldurmaya çalışan tefekkür vahşetine karşıdır. 

(Yeni İstiklal, 1964)

Abide Şahsiyetler / Samiha AYVERDİ

‘’Şu bir tarihi hakikattir ki XII. Asır Anadolu’sunun kanlı ve buhranlı coğrafyası üstünde Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre gibi rehber ve önden gidici insanlar olmasaydı belki de dünyaya parmak ısırtan bir Osmanlı medeniyet ve hakimiyeti de olmazdı. Şuna da inanmak yerinde olur ki, Fatih Sultan Mehmed'e gemilerini karadan yürüttüren, Yavuz Sultan Selim'e ordusunu geçit vermez dağlardan, kervan geçmez çöllerden aşırtan, Varna'ları, Kosova'ları, Mohaç'ları meydana getiren ve halkı fütuhat kadar medeniyet ufuklarında da seferber eden, hep o büyük velilerden sızıp kütlelerin kanına canına karışmış olan bu müşterek iman ve idealdir."

Sezai Karakoç

Şehrazat

Sen gündüzün gecenin dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın

Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince, hazin
Sen şarkılarca büyük uzun
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karsın

Sen merhamet sen şefkat sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellat başının güne
Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayız..
Şehrazat ah Şehrazat..
Sen sevgili, sen can, sen yarsın...

Evet İsyan / İsmet Özel

Alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara
vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın
vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa
Zülküf de vursun.
Yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.

28 Aralık 2013 Cumartesi

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.

Erzurumlu Emrah

''Kefen yetişmezmiş garip ölene
Meğer yârin yazmasına saralar.''

Cahit Zarifoğlu

ANILAR DEFTERİNDE GÜL YAPRAĞI

Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Gibi Unutuldum Kurudum
Başıma Düştü Sevda Ağı
Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.
Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir
Hangi İklimdesin
Ben Sensiz Bu Sessizlikle
Deliler Gibiyim
Sensiz Bu Sessizlikle.

Ayrılıkla Başım Belada
Gözlerini Çevir Gözlerime

Yoksa Ben
Sensiz Bu Sessizlikle
Deli Gibiyim
Sensiz Bu Sensizlikle.

Çağ Ve İlham Sezai KARAKOÇ

‘’Evet kapitalizm,sosyalizm ve daha bir takım irili ufaklı izmler,hakikat şimşeğinin çakmasıyla tuzla buz olacak seraplardan başka bir şey değillerdir.Bunlar vehim şatolarıdır insanlığın.Allah’tan uzaklaşmış insanın yalnızlığın korkuları içinde gördüğü gölgeler,karaltılar,şuuraltından çıkmış,hakikat maskeli hınç ve zulüm heyûlaları…’’

Kültürden İrfana/ Cemil Meriç

İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. Tecessüsü madde dünyasına çivilemeyen, zekâyı zirvelere kanatlandıran, beşerîyi ilâhi ile kutsîleştiren, uzun ve çileli bir nefis terbiyesi. İslâm, insanı parçalamaz. İrfan, kemâle açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Batı'nın "kültürlünde bu zenginlik, bu ihtişam, bu hayata istikamet veriş yok. İrfan bir mevhibedir. Cehitle gelişen bir mevhibe. Kültür, katı, fa­kir ve tek buutlu bir lâfız. İrfan, beşeri beşer yapan vasıfların bütünüdür. Kültür, homo ekonomikus'un kanlı fetihlerini gizlemeye yarayan bir şal. İrfan, dinî ve dünyevî diye ikiye ayrılamaz. Yani her bütün gibi tecezzi kabul etmez.

14 Aralık 2013 Cumartesi

Uzun Hikâye / Mustafa Kutlu

‘’Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep böyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, herşey darmadığın olur…”

Aşknâme/ İskender Pala



Bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti. Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. Aradan uzun yıllar geçti, içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı. Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti.

- A gönlüme hükmeden!.. Bunca yıl geçti, yolunu gözledim. Ne bir haber, ne bir mektup?!
Meğer ne kadar vefasızmışsın?!...

Hakiki aşık başını yere eğdi, gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

- Ey Sevgili! Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,
o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?!...

AHMET HAMDİ TANPINAR

LEYLA 

Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm 
Derdini ağlarken yanan bir muma; 
İpek saçlarını elimle ördüm, 
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.

Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.
Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu.

Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka alem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde.

Cemil MERİÇ

Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu.Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz.Olgunlaşmak,kalbin daha hassas,kanın daha sıcak,zekanın daha işlek,ruhun daha huzurlu olması demek.Haramî mağaralarının kapılarını değil,hükümdar hazinelerinin kapılarını açan büyü,kitap!..

20.ASIR AVRUPA VE BİZ/ PEYAMİ SAFA

Türk milleti Farabî gibi dünya kıvamında filozoflar yetiştirebilecek bir seviyeye fırladığı halde, sonraları Arap ve Fransız filozoflarının adi mütercimi seviyesine düşmüştür. Tercüme, bir milletin, başkasının zekâsıyla düşünmesi, kendi kendisi olmaktan istifa etmesi demektir. Tercüme ancak başka milletlerin düşüncesiyle temasın olgunlaştırdığı bir milli düşünce, bir Türk düşüncesi cevherinin fışkırışına yardım ettiği nispette faydalı ve lüzumludur. Bizde ise tercüme, uzun asırlardan beri evvela Doğu’ya sonra Batı’ya maymunca bir hayranlığın kaynağı olmaktan ileri gidememiştir.

7 Aralık 2013 Cumartesi

Hafız-ı Şirazi

bu dert de sevgiliden,derman da
gönül de ona feda,bu can da!

alım,güzellikten hoştur derler
yarimde bundan da var,ondan da
...
gizli açık söyledim ben bunu
yüzünle ışır iki cihan da

sona erdiyse vuslat gecesi
elbette geçip gider hicran da

hafız'ın aşkını bilmeyen yok
kuşlarla konuşan süleyman da

oturmuş aşık,şarap içiyor
kadı umurunda değil,sultan da..

Cahit Zarifoğlu

ANILAR DEFTERİNDE GÜL YAPRAĞI

Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Gibi Unutuldum Kurudum
Başıma Düştü Sevda Ağı
Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.
Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir
Hangi İklimdesin
Ben Sensiz Bu Sessizlikle
Deliler Gibiyim
Sensiz Bu Sessizlikle.

Ayrılıkla Başım Belada
Gözlerini Çevir Gözlerime

Yoksa Ben
Sensiz Bu Sessizlikle
Deli Gibiyim
Sensiz Bu Sensizlikle.

Franz Kafka, Milena'ya Mektuplar

"Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım. Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz, elbet yüreğim sızlar"

S. Ayverdi, Milli Kültür Meseleleri ve Maarif Dâvâmız,


"Bugün Türkiye'nin maariften daha mühim bir meselesi yoktur. O hâllolduğu takdirde, bu ana merkeze bağlı olan bütün meseleler kendiliğinden derlenip toparlanacak, ahlâk ve imân krizleri içinde bocalamakta olan büyük kütle, nefes almış bulunacaktır. Yeter ki prensiplerimize sımsıkı sarılalım ve tuttuğumuzu koparmak karar ve gücünde olabilelim.

Târihin doğru konuşan dudağı, bütün âvâzı ile seslenmektedir. Duyalım... Binlerce yıllık Türk târihinin feryâtlarına artık kulaklarımızı tıkamaktan vazgeçip; emrince, irşâdınca yolumuzu doğrultup kendi kendimizi tahrip ve imhâ gafletinden kurtulalım... Zirâ bu fırsat, son fırsattır."

YARINKİ TÜRKİYE/ NURETTİN TOPÇU

‘’Türk milleti, kendi felsefesinin ifadesini dilinin ucunda saklıyor. Sade bir şeye muhtacız: duygulu, iradeli, milletini olduğu gibi anlayan ve seven münevverlere. İşte bu hasretimiz giderildiği, sözde münevverlerimizin gözleri Batı’nın ufuklarından milletin kalbine çevrildiği gün bizim de felsefemiz yapılacaktır. ‘’

6 Aralık 2013 Cuma

Ahmet Hamdi Tanpınar

Bir adın kalmalı geriye,
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır,
Yalnızlığın peşinde kuvvet..
Evet nihayet
bir adın kalmalı geriye,
Bir de o kahreden gurbet..
Beni affet
Kaybetmek için erken,
- sevmek için çok geç..

Sezai KARAKOÇ


Sevgilim
Çile adlı peri
Her ulu değişimin seheri
Her sonu bir başlangıç yapan
Yüce bir makama çıkaran her seferi
Ve yazmayacağım dedi
Leylâ ve Mecnun yaz demedikçe
Hayvanat bahçelerindeki
Esir geyiklerin gözlerinde
Ve şehit kanında bir ebcet gibi
Bir şifre bir parola bana açıklanmadıkça
Çınarlar serviler ve deniz
Beni çağırmadıkça
Yeniden
Sohbetin en derinine
Ve toprak bağırmadıkça
Kesilen bir kurban gibi
Ve ruh sarsıntılar cehennemini
Aşıp geçmedikçe
Kanadı ıslanmadan.

Oğuz Atay

‘’Canım. Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir.Sen anlamazsın tabi. Anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı.’’

Peyami SAFA

’Büyük adam, arkasından iten tarihi cereyanın emrinde, cemiyetin gizli ve dağınık özleyişlerini toplayıp şuurlandırmaya ve gerçekleştirmeye memur, böyle bir sosyal hizmeti başarmağa en layık ferttir. Eğer Luther, Petro, Bismark dünyaya gelmeseydiler, onların işini başkaları yapacak, fark yalnız bir isim değişmesinden ibaret kalacaktı.
…Büyük adamı kendinden evvelki tarih ve cemiyet doğurur; buna hiç şüphe yok; fakat kendinden sonraki tarihi ve cemiyeti de büyük adam doğurur.’’

18 Temmuz 1942
Yeni Mecmua

Cemil MERİÇ

Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu.Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz.Olgunlaşmak,kalbin daha hassas,kanın daha sıcak,zekanın daha işlek,ruhun daha huzurlu olması demek.Haramî mağaralarının kapılarını değil,hükümdar hazinelerinin kapılarını açan büyü,kitap!..