Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun olabileceği
aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi (bu sıkıntı garsonun yüzündendi). Öyle
sanıyordum. Paltomu tutarken yüzünü görmüştüm: Gülmekten değil sırıtmaktan
kırışmış, gözleri, ne derler, sırnaşık mı,çok yılışıktı. Para versem eli elime
yapışacaktı. (Vermedim.) Çevreme ilgiyle baktım. Erkekler yeni tıraş olmuşlar,
kadınlar yeni boyanmışlardı. Yüzleri tasasızdı. Caminin dirseğindeki bacakları
kesik dilenci, soğuktan morarmış, çorapsız gazeteci çocuk bile öyleydiler.
Sanki onu tanıyormuşum, görsem bilecekmişim gibi bakıyordum geçenlere. Bu gece
bencildim. Kendi kendime kızdım. Oysa onu bu caddeye pek seyrederek
gönderirdim:Binde bir, güzel bir filmi görsün diye. Önlerde biryere
oturur,yanağı avcuna dayalı filmi seyreder, tam beni düşünmesini istediğim
zaman beni düşündürdü. Film bitince eve yürüyerek dönerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder