31 Mayıs 2013 Cuma

Jurnal II /Cemil Meriç

15 Aralık 1974 OSMANLI TARİHİNİN MİRASI

Osmanlı tarihinin bugünkü Türk insanına mirası nedir?

Yarını inşa ederken tarihî vasıflarımızdan ne ölçüde faydalanabiliriz?

Maziden gelen temayüllerimize dayanarak nasıl bir istikbal inşa edebiliriz?

Başka bir tabirle Türk insanı kapitalizme mi sosyalizme mi yatkındır?

Osmanlı birçok unsurların mesut bir terkibi. Orta Asya’dan getirdiği biyolojik vasıflar: bir başbuğ etrafında toplanmak, gözünü daldan budaktan esirgememek, bir kelimeyle birçok göçebe medeniyetlerinde ortak olan: asabiyet. Bu temel seciye islamiyetle kaynaşınca büyük bir medeniyetin mimarı oldu. Osmanlı bu medeniyeti kurarken kendi kendini de inşa ediyordu. Tanzimata kadar, gerek İslâm’dan önceki, gerek İslâm’dan sonraki Türk insanının farikaları

1- fedakârlık,

2- devletle birleşme..

Adeta uzvî, bir kaynaşmaydı bu. Devletle din, dinle millet tek varlık halindeydi.

Bu tarih Batınınkinden çok farklı mıydı?

Batı tarihini, içtimaî sınıflar izah eder. Anahtarı ferdiyettir. Kişi, yalnızlığını lonca, kilise gibi bazı topluluklarda unutmağa çalışır. Fakat ya zalimdir, ya mazlum. Batıda millet yoktur. Yoktur çünkü Roma’dan itibaren sınıflar vardır.

Patrisyenler, plepler, köleler, feodal beyler, toprak köleleri, burjuvazi, proletarya.

Her milletin içinde birkaç millet vardır. Bugüne kadar böyledir bu. Osmanlı’da sınıf yoktur. Para bir tahakküm vasıtası değildir, bir hizmet vesilesidir. Batıda maddî güç yani iktisat, ezilen sınıflar için bir kurtuluş imâanıdır. Köleler (toprak köleleri) feodal beylerden para sayesinde hürriyetlerini satın alırlar.

Osmanlı İlay-i Kelimetullah için hayatını seve seve verir. Yani bağlandığı dava uğrunda hayatını istihkar eder. Avrupalı ancak yakın ve elle tutulur çıkarlar uğruna fedakârlık yapabilir.

Osmanlı, ülkesinin kapısını bütün insanlara açmıştır. Başka türlü düşüneni korur. Sadece hatasında ısrar ettiği için merhamet duyar ona.

Osmanlı istismar için ülke fethetmez, imar için fetheder.

Osmanlı’da adalet bütün müesseselerin belkemiğidir. Kısaca Osmanlının asırlarca gerçekleştirdiği içtimaî nizam bütün sosyalist ütopyaları aşan bir cennettir. Sosyalizmin istikbalde gerçekleştireceğini umduğu cemiyeti Osmanlı mazide gerçekleştirmiş bulunuyordu.

Osmanlı kapitalizmi yamyamlığına hiçbir zaman iltifat etmemiştir.

Osmanlı mizacı ile kapitalizm uyuşmaz. Bu itibarla yarınki cemiyeti inşa ederken kendi temayüllerimiz, yani tarihî mirasımız bahis mevzuu ise, kuracağımız cemiyet mutlaka sosyalizme benzeyen bir cemiyet olacaktır.

Kapitalizmin manivelası kârdır.

Osmanlıda kâr diye bir mefhum yok. Sonra kapitalizm pazar istihsalidir, pazar için istihsaldir, pazar için istihsal bazı ülkelerin hammadde pazarı haline gelmesini icab ettirir…

Hiç yorum yok: