20 Ağustos 2013 Salı

Katre-i Matem / İskender Pala

Güneşe bakınca ağlayan biri

Gönüller avcısı güzel bir dilber yaşardı. Gül bahçesi onun yüzünü görse hasedinden kan tere batardı. Bahar günlerinde bir gezintiye çıktı. Kırlarda bir gölgeliğin altına oturdu. Işığı her yanı aydınlatıyordu. Güneş bulutla örtülebilir mi; o da öyleydi?
Oradan bir süvari geçti. Güneşi bulutsuz gördü. Işığına tutuldu, ağladı, yandı yakıldı. Kimsenin öğüdüne aldırmıyor, kavuşmaya da çare bulamıyordu. Günün birinde talih ona yardım etti. Yine bir kırda karşılaştılar. Lakin bu sefer şiddetli bir yağmur başladı. Tesadüf bu ya, ikisi aynı çadırın altına sığındılar. Sonra iki susamış kilim altına girdi. O sırada herkes “ Ya Rab! Dindir yağmur!” diyordu. Bunlar ise “ Allah’ım! Rahmetini devamlı kıl!” demekteydiler. Aşkın duası ise hepsinden öteydi: “Artır Allah’ım, rahmetini arttır, şimdi gemimi yüzdürme zamanı. Bu yağmur mahşere kadar yağsa, kıyamet neşeyle kopar Allah’ım, o saadeti bana nasip et!..”

Hiç yorum yok: