ORUÇ ÜLKESİ
Ay gelip ramazanı getirdiğini müjdelediğinde ne kadar
sevinsek azdır. Bize Müslümanlığımızın daha bir güçlenip ilerideki yıllara
geçeceğinin garantisini getirmiştir çünkü. Bize, gündüzü ve geceyi tüm
anlamıyla getirmiştir.
Oruç, metafizik âleme açılan pencerelerin ortamıdır mümin
için. Fizik karartıların gönül ışığıyla silinişi. Öteleri görüş ve ötelere
eriş, maddi perdelerin inceltile inceltile öteyi gösterir hale getirilişi.
Oruç, yaşadığımız günlük ve gündelik hayatı adeta bir
rüyaya çeviren mutluluk anahtarı. Kanatlanan gün demek oruç ayının gündüzü.
Yerçekiminin etkisinin kayboluşu sanki benliğimiz ve eşyamız üzerinde. Namazla,
duayla birleşince oruç, büsbütün renklenmiş ve güçlenmiş olarak bizi,
fizikötesi donanımların yıldızlı harmanisine bürür.
Kalbimiz, islâmın kişi için tayin ettiği edimlerle mümin
kalbi haline gelir. Oruçla, namazla, hac ve zekâtla, kalb, kalb olur. İnanç,
kalbde bu tür tecrübelerin tekrarıyla kökleşir. İnançtan davranışa, davranıştan
inanca sürekli bir akış, oruç, namaz ve hac gibi ibadetlerin sağladığı bir kan
dolaşımıdır. Sebepsiz değildir oruç, sebepsiz değildir namaz. Mümin kişiliğinin
oluşması için temel taşlarıdır. Bina, ruh binası bunlarla kuruludur.
Maneviyatın kalesi, bunlarla yıkılmaz olur, pekişir.
Zaman, insanı hep ölüme doğru götütürürken, ramazan
gelir, diriliş ayı başlar. Oruç ayı insanı ölüme değil, diriliş aydınlığına götürür.
Ab-ı hayatta yıkanmaya, çiğ tanesinde göğü seyretmeğe ve gökkuşağının altından
geçmeğe. Oruçsuzluk ne büyük bir boşluk olurdu, oruç zorunlu olmasaydı mümin
için. Tek kişiyle başlar ve biterdi o. Oysa, ramazanda tüm Müslümanların bir ay
oruç tutması, orucu toplum olayı haline getiriyor. Somut hale geliyor toplum
ortasında oruç anıtı.
Tabiatı daha iyi hissetmek ve dinlemek, onun söylemek
istediğini daha iyi anlamak için oruç mucizesine sahiptir Müslüman. Kavramların
yeniden yoklanması, tanımların yeniden yapılması için çıkarılmış bir davetiye
gibidir oruç gündüzleri ve geceleri. Ve her yıl zayıflayan toplumun din bağı,
yeniden güçlenir onunla. Dinin kası ve damarları çalışır hale gelir.
Oruç, insanı, yeniden varolma, yeniden yapılanma,
yoğrulma yolunda bir ay süren bir çileye tâbi tutar. Riyazetlerin en güzeli, en
ilâhisi, en içlisidir o. Oruç, ruhun, madde üzerindeki zaferini ilân için
verdiği bir savaşın adıdır. Zorludur bu savaş. Sonunda, hasat derlenir bu
iradenin savrulduğu harmandan.
Hırsla, ihtirasla dünyaya bağlanmanın, adeta ahireti
unutmanın mevsimlerinin geçtiğini, din gününün geldiğini ilân eden bir
sancaktır çekilmiş insanlık ufku burçlarına oruç. Oruç, dereceler halinde,
belli sürelerde dünyanın tatil edilmesi demektir insan için. Ve ahiretin
Örtülerinin kat kat açılması demek. Süreklice bir gidiş geliş, bir med cezir
dünya ile ahiret arasında. İnsan, bu gidiş gelişledir ki en büyük ilerlemesini
yapacaktır ruh ve maneviyat alanında.
Çağımız, sadece maddi sağlığa önem veren bir çağ. –gerçi
o da bugün hiçbir çağda olamayacak kadar tehlikeyle karşı karşıya.- ruh
sağlığı, beden sağlığından önce gelir. Çünkü: beden sağlığına dikkati de, ancak
ruh sağlığı olanlar gösterecektir. Oruç, beden sağlığı için de tükenmez bir
sıhhat hazinesi gibi etkide bulunmaktadır. Gıdaların tazelenen idraklerle
alınması, herhalde vücudun dirilişinde birinci uyarı ve bilinç yerine
geçecektir.
Ay gelip ramazanı getirdiğini müjdelediğinde ne kadar
sevinsek azdır. Bize Müslümanlığımızın daha bir güçlenip ilerideki yıllara
geçeceğinin garantisini getirmiştir çünkü. Bize, gündüzü ve geceyi tüm
anlamıyla getirmiştir. Namazları, sabırları ve şükürleri, hamdleri getirmiştir.
Rızkı, rızk düşüncesini ve tevekkülü getirmiştir. Nimet fikrine erdirmiştir
bizi. Oruçla namaz arasında da büyük yakınlık vardır. Sanki namaz, orucun,
insan uzuvlarına yerleşmiş bir ruh olarak, kımıldamış ve kanatlanışından
meydana gelmektedir. Oruç da, namazın süzüle süzüle bir buğu olup ruh, beyin ve
kalbi tutmasıyla oluşmakta. Bunun için adeta birbirine aşıktırlar. Birbirlerini
çağırıp dururlar hep her bahaneyle. Ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını
keşfeder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder