...Akşam işler bitince dedem bana masal
anlatıyor.Biliyorum dışarısı kapkaranlık, buz gibi soğuk ayaz var.Bu soğuk
gecede rüzgar dolaşıyor, şirret mi şirret.En yüce dağlar bile böyle gecelerde
korkmaya başlar birbirine sokulur,evimize, ışığımızın yandığı pencerelere
yaklaşırlar. Bunun için ben de hem ürperiyorum korkudan hem de içim sevinçle
doluyor nedense. Dev olsaydım, dev kürkümü giyip evden dışarı
çıkacaktım.Dağlara seslenecektim, avazım çıktığı kadar:''Korkmayın, korkmayın
dağlar! Ben buradayım! Varsın essin rüzgar, gece karanlık olsun karlar
savrulsun ne çıkar? Siz korkmayın.Sokulmayın böyle birbirinize toplanmayın
dağlar!'' Sonra kar yığınlarına basa basa yürüyecektim derenin üstünden
atlayarak, ormana doğru gidecektim.Ağaçlar da geceleyin çok korkuyor
ormanda...Yalnız başınadır, kimse onlara seslenmez, kimse konuşmaz
onlarla.Çıplacık titreşir dururlar, donarlar soğuktan, gidecek yerleri yoktur.
Ben de ormanda dolaşacaktım.Dev olsaydım, her ağacı teker teker sevecektim,
hafifçe vuracaktım gövdesine bu kadar korkmasın diye.Baharda bir daha
yeşermeyen ağaçlar muhakkak korkudan donmuş olanlardır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder