23 Kasım 2010 Salı

Pek Çok Yaz Geçti, Kuğu Öldü! / HAYDAR ERGÜLEN

simurg, kimsenin çuvalına sığmaz,
ağzında makasla değil, kanadında gökkuşağıyla kuğu,
son kayboluşunu bile kaybedip gitti
su suya kavuştu, kuğu oyalandı kara gecede
oysa ne kalmıştı canına yazılmaya, bir beyaz...

kimseyi temize çıkartmadan öldü kuğu,
mavi pembe kumral olağan ve bir özür olarak hatta
ona sözcüklerden anmalık değil, bir su taşı...
çünkü, iyi kalpli bir makas bile açmıyor ağzını
cinayete yeni başkentler bulunur korkusuyla.

kuğu öldü, biz biraz daha azaldık aramızda
bir kuğu nedir ki çünkü; kendine içli bize dalgacı
bir de kendisiyle yalnızlığı arasında macera...
ben avucumdaki yeli saklayarak geçiyorum dünyadan
kuğu uzun bir geçmişe açtı boynunu.

buluttan indi, ateşi seyretti, öldü kuğu
dövülmüş bir gül kadar iz bırakmadan,
uykusu açılmış bir gül kadar düzenli
ve kuşbaz flütünün yorulmuş uyumunda
yeni elimle yazr gibi görüyorum yokluğunu...

pek çok yaz geçiyor da, durmuyor
hiçbiri kuğunun durduğu eski kıyıda
önemi yok eski bahçede bir gülün terleyişinin
çünkü kuğu öldü, sudan daha küçük bir uyku pahasına


Hiç yorum yok: