29 Haziran 2014 Pazar

Öldürmeyeceksin


"Barış bir idealdir, barış dile gelmez ölçüde karmaşık bir neşedir; şöyle bir üflemek canına okumaya yeter. Birbirine muhtaç iki insanın bile gerçek barış içinde yaşamaları seyrek karşılaşılan bir olaydır, üstesinden gelmek ahlak ve düşün alanındaki diğer bütün uğraşlardan daha güçtür."


Hermann Hesse

Öldürmeyeceksin

"Canına kıydığımız o kadar çok şey var ki! Öldürme eylemini yalnızca o aptal savaşlarda, devrimlerin budalaca sokak çatışmalarında gerçekleştirmiyoruz. Çünkü adım başı bu cinayeti işliyoruz. Yetenekli gençleri çaresizlik içinde bırakıp kendileri için uygun sayılmayacak meslekler edinmeye zorlayarak öldürüyoruz. Yoksulluklar, çaresizlikler, yüz kızartıcı durumlar karşısında gözlerimizi yumarak öldürüyoruz. Toplum, devlet, okul ve kilisede ömrünü tamamlamış uygulamalara kararlı bir biçimde sırt çevirecekken, rahatımızı gözetip bunlara istifimizi bozmadan seyirci kalarak, riyakarlığa sapıp onaylar tavır takınarak öldürme eylemini gerçekleştiriyoruz."


Hermann Hesse

Karamazov Kardeşler

"Ne için yaşadığını kesin olarak bilmeden insan yaşamayı kabul etmez, hatta dünya nimetlerine boğulsa bile kendini yok etme yoluna gider."

Dostoyevski

Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu

"Yazar, kitapların geldiği görünmez noktaydı, hayaletlerin dolaştığı bir boşluk, çocukluğumun kümesiyle öteki dünyaları birbirine bağlayan yeraltı dehlizleriydi..."

Italo Calvino

İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez

"Hiç kimse kendi içinde yaşamadıkça başkalarının ruhlarındaki kıpırtıyı anlayamaz."

 Hermann Hesse

26 Haziran 2014 Perşembe

Bulutları Delen Kartal/Mustafa Armağan- Sezai Coşkun

İnsanlık tarihini, baltayla keser gibi devirlere ayıramayız. Bugün, dünün devamıdır; yarın bugünün. Bu coğrafyada birçok medeniyetler, birçok idare şekilleri birbirini kovalamıştır. Mühim olan, bu ülke de yaşayan toplumların kaderidir. Kopuş, yaşayan topluluklar için felaketlerin en büyüğüdür. Bugünü yapanlar dünün mekteplerinde okumuş, dünün hocalarından ders almış, yani belli bir geleneğin devamcısı olmuşlardır. Milletleri ayakta tutan da bu süreklilik olsa gerek. Yeni bir medeniyet ne bir günde fethedilir ne de bir asırda. Babasını inkâr eden, haramzâdedir. Her irfan bu birikime dayanır, her cemiyet bir irfana. Felâket maziyi yeteri kadar tanıyamayışımızdadır. Elbette ki hepimiz mazinin eseriyiz. Ama köklerimizi şuurlu olarak bilmek ve dünü lüzumundan fazla yücelterek rüyada yaşamak değil, tarihimizi mutlu veya mutsuz bütün yönleriyle anlamak ve olaylara tenkitçi bir gözle eğilmek tek kurtuluş yoludur.

Yaşadığım Gibi/ Ahmet Hamdi Tanpınar

Bizim ortaokullarımız, liselerimiz bazı sergilerde boşuna işleyen makinalara benzer. Yani mücerrette çalışırlar. Çocuk 7 yaşında ilkokula başlar, 21′de yahut 25′de faydasızı ciddiye almak kabiliyetine göre üniversiteyi bitirir. Daha 1870′den evvel Bismarck lise mezunu proleterlerinden bahsediyordu. Biz şimdi onun bu alayının ikinci safhasında, yani devlet memuriyetinin dışında içtimaî fonksiyonu olmayan işsiz kalabalığı karşısındayız. Bu vakıa, önüne geçemezsek, yarın Türkiye’yi kökünden sarsacaktır. Bu o kadar gözle görülür bir hakikattir ki söylemekle hiçbir keramette bulunmuyorum.”

Son Menzil / Sâmiha Ayverdi

‘’İçi tımar olmamış kimse ister âlim, ister hâkim, ister sanatkâr ne kıyafette olursa olsun kâmil değildir.
Kâmil insan, kendi kendinin âmiri, iç düzeninin nâzımı ve irâdesinin sahibi olandır. "

25 Haziran 2014 Çarşamba

Çetin ALPAGUT


Sustukça ateşin ortasındayız
bağırdıkça zulmün.




Aşknâme / İskender Pala


Bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti. Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. Aradan uzun yıllar geçti, içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı. Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti.

Aşkın Diyalektiği / Rasim Özdenören

‘Kalp için ötekinin (maşukun) anlamı nedir! Her yerde maşukunu gören kalp öyleyse onu nerede aramalı! Kalp her yerde maşukunu görür de peki gördüğü her şey maşuku mudur! Âşık için artık her şey Leyla’dır.’


23 Haziran 2014 Pazartesi

Hikâyeler-Yaz Yağmuru/ Ahmet Hamdi Tanpınar

“- Siz korkuyu sever misiniz? Ne kadar her şeyi değiştirir, zenginleştirir. Ama şimdiki korkuları söylemiyorum. Eski korkulardan bahsediyorum. İhtiyarların bize yavaş yavaş geceden geceye dünyamız güzelleşin, rüyalarımız şekil alsın diye aşıladıkları korkuları söylüyorum. ”


ÇİÇEKLİ ŞİİRLER YAZMAK İSTİYORUM BAYIM! / DİDEM MADAK



"Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak"
Pippi Uzunçorap

21 Haziran 2014 Cumartesi

Bulutları Delen Kartal/ Mustafa Armağan- Sezai Coşkun

Batılılaşamayız. Batı’yı tanımıyoruz çünkü. Batı’nın bize sunduğu şeyleri aldık. Biz kendimiz seçmedik. Halbuki bir seçiş bahis konusudur. Biz maruz kaldık. Nezleye maruz kalır gibi Batı’nın düşüncelerine maruz kaldık. Sosyalizme maruz kaldık, kapitalizme maruz kaldık…

YARINKİ TÜRKİYE/ NURETTİN TOPÇU

‘’Türk milleti, kendi felsefesinin ifadesini dilinin ucunda saklıyor. Sade bir şeye muhtacız: duygulu, iradeli, milletini olduğu gibi anlayan ve seven münevverlere. İşte bu hasretimiz giderildiği, sözde münevverlerimizin gözleri Batı’nın ufuklarından milletin kalbine çevrildiği gün bizim de felsefemiz yapılacaktır. ‘’

18 Haziran 2014 Çarşamba

Ebuzer/ Ali Şeriati

Ey servet sahibi! Yoksa sen, bir insan öldüğünde, ardında halkın sürekli göreceği ölümsüz bir eser veya herkesin faydalanacağı bir ilim ya da kendisini yâd edecek hayırlı bir evlat bırakmamışsa, artık hiçbir şey yapamayacağını bilmiyor musun? Peygamber şöyle buyurdu: "Rabbim bana dedi ki eğer istersen senin için Mekke çölünü altına çevireyim. Dedim ki, hayır Rabbim, ben bir gün tok bir gün aç kalayım istiyorum, aç olduğum gün sana dua edeyim, tok olduğum gün şükür." Siz ipek kumaşlar ve diba perdeler seçiyorsunuz. Nazik yetişmiş bedenleriniz sert kumaşlardan inciniyor. Oysa Allah Resulü hasır üstünde uyuyordu. Siz çeşit çeşit yemekler yiyorsunuz. Oysa Allah Resulü doyasıya arpa ekmeği bile yememişti.

İrtica Elden Gidiyor / İsmet Özel

’İdeolojiler çerçevesinde dünyayı kavrama çabası ister istemez bizim gerçeği değil,hayalî yani keyfî tasarımlarımızı hareket zemini olarak seçtiğimizin göstergesidir.’’

İsmet Özel

Ağlamadan, dillerim dolaşmadan 
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında 
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı 
üzerime yüreğimden başka muska takmadan 
konuşmak istiyorum...

Jurnal II/Cemil MERİÇ

‘’Bir uçurum gibi büyüyen sükut,hayattan,ışıktan,ümitten kopuş…Nihayet gönlüme baharı getiren sesiniz.Kırık bir tekne,karanlık bir deniz.Ufukta siz olmasanız hayat denen bu yolculuk,bu rezil,bu pespaye,bu komik sürükleniş dayanılmaz bir çile olurdu.’’

2 Haziran 2014 Pazartesi

Franz Kafka/ Milena'ya Mektuplar

"Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım. Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz, elbet yüreğim sızlar"

Cemil Meriç İle Sohbetler/ Halil Açıkgöz

Türkoloji kelimesinden daha yüz kızartıcı bir kelime yoktur. Ruslar çıkarmıştır bu kelimeyi, ölü milletler için. Sümeroloji gibi. Bu kelime, Türk medeniyetini paranteze almak demektir. Neden bir Frankoloji yok da Türkoloji var?

Ebuzer/ Ali Şeriati

Osman, Ebuzer'in kalbini kazanmak için hizmetçisiyle ona iki yüz dinar gönderdi ve şunu söyledi: Ebuzer'e söyle, bu iki yüz dinarı alıp yakınlarına versin.
Ebuzer: Osman bütün Müslümanlara bu parayı verdi mi? Hizmetçi: Hayır!
Ebuzer: Ben de Müslümanlardan bir ferdim. Bana ulaşan, onlara da ulaşır.
Hizmetçi: Osman dedi ki bu benim kendi paramdır ve yemin ederim ki içine haram para karışmamıştır. Ben sana helal paradan başka bir şey göndermiyorum.
Ebuzer: İhtiyacım yok! Ben bugün en zengin insanlardan biriyim.
Hizmetçi: Allah iyiliğini versin. Senin evinde bir şey göremiyorum!?
Ebuzer: Bu sepetin içinde bir parça bayat arpa ekmeği var. Öyleyse ben bu paraları ne yapayım? Onları geri götür!
Osman kaç kez bunu denediyse de fayda etmedi. Bir gün yine bir hizmetçisine yüz dinar verip Ebuzer'e gönderdi.
Hizmetçiye: "Eğer Ebuzer bu parayı alırsa sen özgürsün!"
Hizmetçi parayı getirdi, ancak Ebuzer kabul etmedi.
Hizmetçi: Allah seni bağışlasın. Bu parayı al. Benim özgürlüğüm senin bu parayı almandadır.
Ebuzer: Benim de köleliğim bu parayı almaktadır.