26 Ekim 2013 Cumartesi

Son Menzil / Sâmiha Ayverdi

‘’İçi tımar olmamış kimse ister âlim, ister hâkim, ister sanatkâr ne kıyafette olursa olsun kâmil değildir.
Kâmil insan, kendi kendinin âmiri, iç düzeninin nâzımı ve irâdesinin sahibi olandır. "

Türkiye'nin Maarif Davası-Beklenen Gençlik-/ Nurettin Topçu

Kendisine şef ve önder arayan Müslüman Türk çocuğu,eğer kendinde irade kuvveti varsa,onu tarihte ve toprağının altında bulacaktır.Ancak Kur'an'daki sonsuzluğu görmeyen,ummandaki benliğini tanımayan şaşkın hasta,şefini nerede bulsun?Ağlarsada inlersede haklıdır.Yokluk onun kendindedir.İradesini felce uğratan kendindeki zehirdir.Şefleri büyük sürünün önünde değil,herbirimizin iradesinin ta içinde arayalım.Şefimiz aşkımızdır.Onu kalbimizde alkışlayalım.Bütün bir ömür dövülen kalp,en büyük ve cesur önderdir.

Mahur Beste / Ahmet Hamdi Tanpınar

Eski saatler bakılması, iyileştirilmesi lazım gelen temiz yüzlü, iyi yürekli hastalardı ve kitaplar, iyi ciltlenince birdenbire gençleşiyor, güzel giyinmiş kadınlara benziyorlardı.


Franz Kafka, Milena'ya Mektuplar

"Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım. Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz, elbet yüreğim sızlar"

İskender PALA


Bir gözyaşı, gül mevsiminde güle karşı akarsa aşk olur adı; sevgiyi damıtır en derin yerinden. Suçlardan sonra tenha gecelerde akarsa tevbedir tadı; gönülleri arıtır en kara kirinden. 

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

‘’Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım.’’

20 Ekim 2013 Pazar

Oğuz Atay

Her şey öğretilebilir. İyi yaşamak için neler yapmalı? Bunu bile öğretebiliriz insanlara. Çünkü iyi yaşamak da ‘bilgi’ye dayanır. Bunu da göstermeliyim sizlere. Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz.

Cemil Meriç

“Gerici, ilerici... Düşünce hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar.”

Yağmur Beklerken / Tarık Buğra

‘’Acıkmışlar...açlar, yazık. Dilenmeyi de bilmezler. Kapımızda bekleştiler. İki lokma alınca da gittiler. Anlamadın sen emmim oğlu; eşşeklik edip verdim paketi. Kendimi birşey sandığım için. Bilirim ben; ayıp olmasın diye aldı paketi. Bilirim ben; bekledikleri iki lokma iki çift laf... hatta yok sayılmamak, eşya farzedilmemek: Varlıklarının, insanlıklarının kabul edildiğine inanmak. Asıl açlık bu. Yürütecek, konuşturacak, gözlerinin ferini getirecek iki lokma bu.’’

Uzun Hikâye / Mustafa Kutlu

‘’Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep böyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, herşey darmadığın olur…”

PEYAMİ SAFA

Doğu ile Batı arasındaki mücadele, bir insanın kendi nefsiyle mücadelesine benzer. Bunların sentezi, insanın var olmak için muhtaç olduğu vahdetin ifadesidir. İnsan, bütünlüğünü ve tamlığını ancak bu sentezde bulabilir. 

NURETTİN TOPÇU / YARINKİ TÜRKİYE

Bugünkü cemiyette ortaklaşa idealimizin “eğlenme ve boş vakit geçirme” oluşu, gerçek tatminlerden mahrum olduğumuzdandır. Hep birbirimize karşı kullandığımız zekâ, hepimizi zehirledi. Ailede ve meslekte, ticarette ve mektepte, dostlukta ve devlette siyaset, insanlığın masum ruhuna yapılmış suikast oldu. Cemiyet, bu siyasetin kurbanıdır. [s. 49]

Erzurumlu Emrah

''Kefen yetişmezmiş garip ölene
Meğer yârin yazmasına saralar.''

13 Ekim 2013 Pazar

Cahit Zarifoğlu


ay gece olunca pay eder ayrılığı

ey güzelce yakalandığım
mutlulukla sunulan
bize bahşedilen armağan kılınan
ayrılık sen ki
aşkın ve sanatın
durmadan doğumlar getiren anası


Hafız-ı Şirazi

bu dert de sevgiliden,derman da
gönül de ona feda,bu can da!

alım,güzellikten hoştur derler
yarimde bundan da var,ondan da
...
gizli açık söyledim ben bunu
yüzünle ışır iki cihan da

sona erdiyse vuslat gecesi
elbette geçip gider hicran da

hafız'ın aşkını bilmeyen yok
kuşlarla konuşan süleyman da

oturmuş aşık,şarap içiyor
kadı umurunda değil,sultan da..

Milena'ya Mektuplar/ Franz Kafka

‘’…Dün gece düşümde sizi gördüm.Ayrıntıları anımsayamıyorum,bildiğim tek şey birbirimizin içinde eriyip ağladığımız.Ben sizdim,sizse ben.Sonunda nasıl olduysa alev aldınız.Ateşin kumaşla söndürüleceği aklıma geldi,eski bir ceket alıp üzerinize vurmaya başladım.Ama bu kez görünümünüzde değişmeye başladı,değişti,değişti,sonunda artık görünmez oldunuz,bu kez ben yanıyordum,ceketle alevleri döven de bendim.Ama dövmemin bir yararı olmadı ve bu tür şeylerin yangını söndüremeyeceğine ilişkin eski korkumu doğruladı.
Bu arada itfaiyeciler geldi ve nasıl olduysa sizi kurtardılar.Ama eskisinden farklıydınız,hayalet gibiydiniz,karanlığa tebeşirle çizilmiş çizgilerden oluşuyordunuz sanki,sonra kollarıma yığıldınız,ölmüştünüz yada belki kurtarılmış olmanın verdiği sevinçten bayılmıştınız.Ama burada da şekil değiştirmenin belirsizliği devreye girdi,belkide birinin kollarına yığılan bendim…’’

Franz Kafka'dan Milena Jesenska'ya

MİLLET RUHU VE MİLLİ MUKADDESAT-N.TOPÇU

Biz bu kuvvet iradesini fertte var olmak iradesinin karşılığı olan bu yapıcı aşkı,İslam dininden,onun aleme yayılma idealinden aldık.Milli tarihimizi bu topraklara eken,bütün gazilerin kılıçlarının kabzasında kazılı''ALLAH''adı ve millet şehitlerimizin son nefesinde yazılı''Şehadet kelimesi''idi.Hepsi,kafirlere karşı cihad açtılar ve harp sancaklarının gölgesinde iki rekat namaz kılarak gaza meydanına atıldılar.Esir ettiği düşmanın hayat ve hürriyetini bağışlayan Alp Aslan'dan tutun,Mısır seferinden dönüşte alimin atının ayağından kendi üstüne sıçrayan çamur parçasını varlığa şeref sayan Yavuz Selim'e kadar milletimizin velisi olan bütün büyük ruhlar,ALLAH davasiyle savaştılar ve aleme ALLAH emri şaçtılar.Onların muvaffakiyetlerinin sırrını,kılıçlarının kabzasiyle kalplerinin içine kazılı olan bu kelimede aramak lazımdır....

İki Aşina – Samiha AYVERDİ

Fazlı ve fazileti ile iftihar edilecek bir vatan ve iman adamı olan merhum Nihad Sami Banarlı, bir konuşma esnasında: 'Türk evlatları ne zaman Süleymaniye’nin önünden onu gören gözlerle geçer, milli romantizmini, idrak edecek olurlarsa işte o zaman Türkiye kurtuluş ve selamet çağının idrakinin şurunda olur.' diye kesip atmıştır. 

Şu halde biz de: 'Ne imiş bu milli romantizm? ' diye kendi kendimize soracak olursak, şu kısa cevapla sözümüzü bitirelim:

Türk milletine ait bütün güzellikleri, değer ve hasletleri bir aşk ve şevk halinde ta yüreğinde hissetmek, fikir milliyetçiliğinde kalmayıp gönül milliyetçisi olmak ve nesilleri bu heyecan ile yetiştirmektir.

12 Ekim 2013 Cumartesi

Platon / Devlet

Doğruyu, yönetenin işine gelen şey olarak tanımlamak, çobanın güdülen hayvanların değil, sürünün sahibinin veya kendisinin işine geleni yapmasına benzer. Bu görüş yüzün¬den gerçek anlamda doğru her zaman mağdur olur. Güçsüz olduğu için hep daha çok çalışır ve devlete daha çok vergi vermek zorunda kalır. Eğri olanların yaptığı zorbalıktan baş-ka bir şey değildir. Toplumda pek çok kişi neyin eğri neyin doğru olduğunu bilmemektedir. Bilenlerden bazıları ise eğri insanların daha kârlı olduğuna inanmaktadır. Yöneticiler gördükleri işten dolayı para ve şeref kazan¬maktadır. Onların görevi, zorbalık yapmak değil, yönetilenle¬rin işini yapmaktır.

Peyami SAFA

Aynı kitabı birkaç defa okumak, ayrı ayrı birkaç kitap okumaktan daha faydalıdır. Çünkü okumakta gaye müellifin ne düşündüğünü anlamaktan ve bir şey öğrenmekten ibaret değildir.Kitapla okuyucunun zekası evlenmeli, mahsul vermelidir.
(Yedigün,20 Eylül 1938)

Çağ Ve İlham / Sezai KARAKOÇ

‘’…Evet,ilâhi ölçü hiç şaşmadan ebedî olarak hükmünü yürütmektedir:Bir toplum iyilikten,doğru yoldan ayrılmadıkça Allah’da o toplumu doğru yoldan ayırmaz;ama bir toplum gün gibi açık bir gerçeği,islâmı,Kur’an yolunu bırakır da karanlıkların peşine takılırsa,yoldan çıkarsa,Allah da onun yolunu büsbütün karıştırır,onu büsbütün şaşırtır.Sanki o toplumdaki iyi,güzel ve doğru ,bir rüzgârla silinmiştir.Güzel,doğru ve gerçek sesler kaybolmuş,çirkin,kötü ve yalan sesler ortalığı çınlatmaktadır.’’

İrtica Elden Gidiyor / İsmet Özel

‘’İdeolojiler çerçevesinde dünyayı kavrama çabası ister istemez bizim gerçeği değil,hayalî yani keyfî tasarımlarımızı hareket zemini olarak seçtiğimizin göstergesidir.’’

Aşknâme/ İskender Pala

Bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti. Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. Aradan uzun yıllar geçti, içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı. Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti.

- A gönlüme hükmeden!.. Bunca yıl geçti, yolunu gözledim. Ne bir haber, ne bir mektup?!
Meğer ne kadar vefasızmışsın?!...

Hakiki aşık başını yere eğdi, gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

- Ey Sevgili! Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,
o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?!...

Kürk Mantolu Madonna/ Sabahattin Ali

Ah Maria,niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında,sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin? 

6 Ekim 2013 Pazar

Jurnal 1. Cilt | Cemil Meriç

Bulutlara benzer duygular: turuncu, erguvan, beyaz. Bir rüzgar sürükler hepsini. Bulutlara güven olmaz. Çiçeklere benzer duygular: gönüllerde yıldız yıldız açılır, meyve olur, ağaç olur; nesiller dinlenir gölgesinde: muzaffer alınlarda taç olur. Çiçeklere benzer duygular; kuytu bir bahçede açan çiçeklere. Gözyaşında kanatlanır yaprakları, kalbinin kanıyla şafaklaşır. Ağlayınca açar o çiçekler, gülünce solar. Kuşlara benzer duygular. Nereden gelirler bilinmez. Kah çığlık çığlıktırlar, kah sesleri işitilmez. Bağrında güneşler tutuşmuyorsa selamlayıp geçerler seni. Kuşlar soğuk iklimi sevmez.

Nazan Bekiroğlu

Aşkla var olduğum yerde yine aşkla yok olayım.
Rabbim,acıya razıyım ama gözyaşım bende kalsın.
Razıyım yoklukta var olayım.
Yitirdikçe bulayım. Öldükçe doğayım.
Canım çekildikçe aradan saf aşktan ibaret kalayım.